4 Mayıs 2013 Cumartesi

İstanbul için 2013 yazı = konser yazı

Hatırlarsanız birkaç ay önce "Türkiye'ye konser için yabancı ünlü akını" şeklinde bir yazı yazmıştım. Sonradan açıklanan konserlerle o yazı o kadar kısıtlı kaldı ki, resmen tekrardan bu yazıyı yazma zorunluluğunda hissettim kendimi.

İstanbul için 2013 yazı tam anlamıyla bir konser yazı olarak akıllarda kalacak bence. En başta Vodafone İstanbul Calling sağolsun, Rock'n Coke falan derken; ne konser vermeyen yabancı şarkıcı/grup kalacak ne de konser olmayan gün kalacak.


Rock'n Coke 2013'ün programı henüz açıklanmamış olsa da Vodafone İstanbul Calling'in programı gerçekten göz kamaştırıyor. Rihanna konseriyle başlayacak İstanbul Calling'in; Iron Maiden, Tiesto, Anthrax, Ke$ha, Sigur Ros, The Prodigy, The National, Placebo, Zaz, 30 Seconds to Mars, The Maccabees, Snoop Dogg vs vs diye uzayan kocaman bir listesi var! Daha detaylı şuradan bakabilirsiniz: http://www.istanbulcalling.com

Üniversite festivalleri sezonu başlıyor!

Eveet Mayıs ayı geldi ve üniversite bahar şenlikleri yakında başlıyor! Üniversiteli gençlik için İstanbul'daki göze çarpan festivallerini derledim :)

SuŞenlik, Offtown Festival adını almış, çıkan isim ise sahnesi eğlenceli olsa da adını duyunca bende bir heyecan yaratmayan Athena. Athena için Sabancı Üniversitesi'ne kadar ancak Sabancı Üniversiteliler gider. 24-25 Mayıs'ta.

Maltepe Üniversitesi programıyla bayağı iddialı duruyor: 23 Mayıs Duman, 24 Mayıs Ajda Pekkan, 25 Mayıs Tarkan. Duman 50-65 TL, Ajda Pekkan, 65-90 TL, Tarkan 90 TL. Program güzel olmuş ama taa Maltepe Üniversitesi'ne gitmek diye bi sorun var. Ayrıca fiyatlar bi üni etkinliği için fazla mı ne?

Kültür Üniversitesi'nde 8-9-10 Mayıs'ta sırasıyla; Serdar Ortaç, Murat Dalkılıç ve Demet Akalın çıkıyormuş. Şahsi fikrim: ancak üçü aynı gün olsa gidilir..

Genelde en iyi programı çıkaran Yeditepe Üniversitesi'nde ise bu yıl 7 Mayıs'ta Melis Danişmend, 9 Mayıs'ta Şebnem Ferah, 10 Mayıs'ta Teoman, Yalın ve Sıla olacakmış. Geçtiğimiz yıllarda Duman-Ajda Pekkan-Serdar Ortaç, Sertab Erener-Demet Akalın-Kenan Doğulu gibi programlar olduğundan bu yılki bi parça sönük geldi ama anlaşılan Teoman-Yalın-Sıla'yı dinledikten sonra dinleyicilere bi de rakı seansı gerekli olacak.

1 Mayıs 2013 Çarşamba

Emek Sineması ve diğerleri

Emek Sineması'nın yıkılacak olmasını cidden üzülüyorum! Sadece Emek de değil, o görkemli devasa Cercle D'Orient binasının yıkılacak olmasına da... Evet yeniden yapılacak falan ama yerine yapılan aynı şey mi olacak ki? Bakınız bitişiğindeki Demirören AVM adlı ucube de sözde yeniden yapıldı ama dış cephesinin hafif "andırması" haricinde eski haline nesi benziyor ki? Ayrıca bir binayı korumak/restore etmek adına yıkıp yeniden sıfırdan yapmak kadar saçma bir mantık ben hiçbir yerde duymadım!

Serkldoryan (Cercle D'Orient) Binası yenilenmek yerine komşusu gibi orijinalliğini ve tarihi özelliğini kaybetmek üzere son günlerini sayıyor. (foto kaynak: mimarizm.com)

Avrupa ülkelerine, şehirlerine gittiğimizde hep öykünürüz o şehirlere "ne de güzel korumuşlar", "ay her yer tarihi ne hoş", "keşke bizde de şehirler böyle olsa" falan diye. Oysa bizim şehirlerimizin, hele İstanbul'un, Avrupa'daki hiçbir şehirden aşağı kalır yanı yokken hatta zaman zaman fazlaları bile varken; İstanbul'da ve diğer şehirlerimizde bu kültürel zenginliği koruyamamış olmak ve hala daha koruyamamak çok üzücü.

Mesela Paris'e gittiğimizde bir kafeyi gösterirler, derler ki işte Balzac bu kafede otururdu, başka bir şehirde yok Hemingway hep burada takılırdı, yok şurada Simone de Beauvoir, yok burada Mozart.. Bizde ise bir avuç kalmış yer de art arda gidiyor.

29 Nisan 2013 Pazartesi

Bir spring break çılgınlığı: Magic Break

Blogum bir süredir sessizdi çünküü geçtiğimiz hafta Antalya'ya giderek tatil sezonunu erkenden açtım. Bi gece yağmur yağsa da onun dışında oralarda havalar da çoktan ısınmış bu arada, yaz moduna girmiş valla güzel bi ara oldu.

Peki nerede miydim? Magic Break'tee! 

Happy Hour'lardan biri köpük partisiydi
"Magic Break" ne mi diye soracak olursanız? Boğaziçi'nden bir grup arkadaşın anladığım kadarıyla böyle bir bahar tatili olayının olmamasından yola çıkarak oluşturdukları bahar tatili organizasyonu konsepti. Fakat olay almış başını yürümüş, artık baya profesyonel bir şekilde kendi Gezimakinesi organizasyonları altında farklı farklı eventler yapıyorlar. Magic Break de bu eventlerden spring break için olanı.

Öncelikle Gezimakinesi ekibi bu işte oldukça profesyonelleşmiş, organizasyon herhangi bir aksama olmadan tıkır tıkır yürüdü -ya da olduysa bile katılımcıları etkilemedi. İki bin kişilik böyle bir organizasyonu yürütmek kolay olmasa gerek.

Ayrıca her yerde bulabileceğiniz klasik üniversite tatil etkinliklerinden farklı olarak, Gezimakinesi Magic Break'i bir tür "müzik festivali"ne dönüştürmüş. En çok da bu farkını sevdim.

17 Nisan 2013 Çarşamba

Friends geri mi dönüyor?

Friends cast, Friends ekibi, Friends reunion, Friends Oprah, Jennifer Aniston, Courteney Cox, Matthew Perry, David Schwimmer, Lisa Kudrow, Matt LeBlanc
?
Dün birçok haber sitesini Friends'in comeback yapacağını ve dizinin kanalı NBC'nin onayladığı dönüyordu. Hatta daha önce iddia edildiği gibi yalnızca bir reunion bölümü değil, reunion sezonu çekileceği söyleniyordu. Acaba doğru mu?

Ben dizinin 2002-2003'den falan beri fanatik takipçisiydim o yüzden dizi bittiği sırada neler olup bittiğini de takipteydim ve de ne yazık ki şu an bunu okuyan Friendskolikleri üzmek istemem ama bu diziyle ilgili her yıl illa ki bir 'geri dönüyorlaar' haberi çıkar. İlki hatta 2005'te çıkmıştı, henüz daha hiçbir oyuncu başka bir projede tutunamamışken. Sonra zaten "Joey" dizisi geldi, acaba karakterlerden biri orada gözükecek mi rumor'ları oldu ama o da olmadı, sonra yine Şükran Günü reunionları, Noel reunionları iddiaları derken dizinin bitişinin onuncu yıldönümüne geldiiik.

16 Nisan 2013 Salı

Karaköy'den haberlere devam!

Malum şu anda Karaköy, İstanbul'un en hızlı gelişen ve değişen bölgesi. Her hafta yeni bir haber duymadan  geçmiyor! Dün de Hürriyet'te yılan hikayesine dönen Galataport Kruvaziyer Liman projesi ile ilgili yeni gelişmeler veee Karaköy'e 26 otel inşaatı ile ilgili bir haber vardı. Evet; yanlış okumadınız, ben de yanlış yazmadım, tam 26 adet yeni otel! Oldukça şaşırtıcı değil mi?

Haberden anladığım kadarıyla tarihi dokuyla uyum içinde olacak oteller göreceğiz çünkü genellikle işadamlarının, grupların aldığı hanlar otele dönüştürülecekmiş. Mesela; tarihi Türk Bank binasını Torunlar GYO, tarihi Veli Alemdar Han'ı Alkoçlar otel yapacaklarmış. Ayrıca Yılmaz Ulusoy da aldığı iki tarihi binayı ve Süha Fazlı da tam dört işhanını otele dönüştürüyormuş. Bu civarlarda hanları olan eski İstanbullu aileler bi on yıl önce bu günleri tahmin edemezlerdi herhalde!

26 yeni otel aslında güzel bir gelişme; hem bu civardaki köhne tarihi binalar ve hanlar yenilenmiş olacak hem de bu bölge zaten kafeler, galerilerle dolup taşarken şehrin hip kalabalığına şehri keşfetmeye gelmiş turistler de katılacak. Ayrıca kruvaziyer limanının da yenilenmesiyle daha çok cruise gemisinin gelecek olacağını düşünürsek Karaköy, Galata ve civarlarının önümüzdeki yıllarda çok daha cıvıl cıvıl bir hale kapılacağını öngörebiliriz.

Haber ile ilgili olumsuz yan ise;

15 Nisan 2013 Pazartesi

Sinan Bieber vs Justin Akçıl


Sinan Akçıl Justin Bieber'a özendi, Sinan Bieber, Justin Akçıl, Justin Bieber, Sinan Akçıl, Sinan Akçıl kapı, Sinan Akçıl Bostancı Gösteri Merkezi, Sinan Akçıl konser

Sinan Akçıl'ın bir süredir twitter üzerinden Belieber'lara sardığını fark etmiştim. Herhalde Justin Bieber'ın hayran kitlesi Belieber'ların twitter'da ne kadar etkin olduklarını fark edip kendi hayran kitlesini güçlendirmek için onlara yanaşmaya çalışıyor diye düşünmüştüm. Eh Türk Belieber'ların sayısını düşünecek olursak popülarite kazanmak isteyen bir şarkıcı için yanlış bir strateji değil.

Fakaat son bir ayda işler değişti, Sinan Akçıl kendini gerçekten Justin Bieber zannetmeye başladı! Önce Bostancı Gösteri Merkezi'ndeki konsere Justin Bieber gibi kasketler, atletler giyerek çıktı. Sonra da gazetelere, "Bana Sinan Bieber değil ona Justin Akçıl" desinler gibi saçma açıklamalar yapmaya başladı. Hatta Türkiye Müzik Ödülleri'nde kırmızı halıda da bu açıklamasını tekrarladı, ki zaten yine Justin Bieber'vari giyinmişti o gece de.

11 Nisan 2013 Perşembe

GQ Bar'ı deneyelim bakalım!


Eğer benim yazımda veya gazetelerde okumadıysanız bile eğer yolunuz Nispetiye Caddesi'nden geçmişse kesin görmüşsünüzdür; aylardır Etiler'deki Fridays'in yerinde devam eden hummalı çalışma yerini geçtiğimiz ay GQ Bar'a bıraktı. Ben de o zamandan beri gidip bir görmek istiyordum, bi arkadaşımın doğumgünü kutlaması sayesinde deneyimlemiş oldum.

Öncelikle insanın ilk dikkatini çeken içerisinin dekorasyonunun başarısı! Kesinlikle oluşturulmak istenen elegant ambiyans başarıyla oluşturulmuş. İnsan içeriye girince kesinlikle etkileniyor. Dekorasyondan, menüye, çalışanların ilgisin ve yemeklerin lezzetine kadar her şey kusursuz. Doğuş Grubu'nun 5 milyon dolarlık yatırımı boşa gitmemiş.

23 Mart 2013 Cumartesi

Yılın en yaratıcı işbirliği: Eda Taşpınar ve güneş yağı!

Eda Taşpınar güneş yağı, Eda Taşpınar collezione, Eda Taşpınar bronz, Eda Taşpınar şezlong, Eda Taşpınar Türkbükü
Geçtiğimiz gün bir anda twitter, ünlülerin Eda Taşpınar'dan gelen Eda Taşpınar marka güneş yağının fotoğraflarıyla dolmaya başladı! Ben, "Nasıl ya, oha, vay be" şeklinde kalakaldım. Meğer Eda Taşpınar kendi bronzlaştırıcı yağını çıkarmış!

Yıllardır güneşlenmesiyle ve bronz teniyle akıllara kazınan; hatta adının tanınmasında zamanında gazetelerde boy boy çıkan Türkbükü'ndeki güneşlenme fotoğraflarının etkisi olan bir isim olarak, Eda Taşpınar'ın güneşlenme konusunda uzman olduğunu kabul edebiliriz! Kendisi hakkında "kumsala düşen son cemredir" şeklinde yorum yazıldığını, hatta kendi Dominik Cumhuriyetli yengesi Indhira Taşpınar bile zamanında bir röportajında, "Eda'nın teni benden bile daha koyu" şeklinde bir söz söylediğini de düşünürsek; e o zaman Eda Taşpınar bronzlaştırıcı güneş yağı çıkarmayacak da kim çıkaracak? :) İmajı kara çevirmenin baya baya iyi bir örneği olmuş kesinlikle. Şişelerin üstünde de Eda Taşpınar'ın o meşhur Türkbükü'ndeki şezlongda güneşlendiği fotoğrafın illüstrasyonu duruyor.

17 Mart 2013 Pazar

Beyoğlu'nun yeni gözdesi: Propaganda

Açık açık öneriyorum: eğer gece dışarı çıkacaksanız Propaganda'yı gidin deneyin. Geçtiğimiz günlerde gittim ve de baya beğendim!

Kuruçeşme ve Çeşme'deki El Beso'ların sahibi, Eda Taşpınar'ın amcası Adnan Taşpınar ve yengesi Indhira Taşpınar'ın sahibi olduğu Propaganda, Asmalı'ya gelmeden Flavio ve NarPera'nın bulunduğu sokağın en ucunda, Suriye Pasajı'nın orada.

Bana burayı sevdiren şey içerisinin ambiyansı oldu sanırım. Sanki böyle bi yurtdışındaki bir bardaymışım gibi hissettim. Hani ortam ne çok şık ne de vasat ama böyle tam ortası gibi. Biraz saçma bir yorum olacak ama hiç gitmemiş olsam da New York tarzında bir yere benzettim ben. Hani sanki oradan bir barmışçasına.

15 Mart 2013 Cuma

Bu kışın gizli hiti: Duman

Merve özbey duman
 "Vefan oolmaz be seevgilim yürekteen ah alanlara, ihanetin bana değil dualaraa" diye sürüp giden şarkıyı illa ki bi yerlerde duymuşsundur diye tahmin ediyorum sevgili BuBöyleymiş okuru. Zira bu şarkı resmen viral oldu!

No-name bir isim olan Merve Özbey tarafından söylenen ve de Demet Akalın'ın "Rota"sı haricinde patlamamış bir proje albümden çıkma bir şarkı olarak "Duman"ın bu kadar çok yayılmasını hiç beklemiyordum, itiraf edeyim. Fakat şarkı bu kışa damgasını vurdu diyebilirim. Aylardır hangi klip kanalını açsam, hangi radyoyu açsam illa ki karşıma çıkıyor. Yalnızca müzik radyoları-kanallarında da değil, twitter'da bile Türkçe müzik pek dinlemeyen/sevmeyen insanların bu şarkıdan alıntı falan yaptığını görünce "tamamdır" dedim, bu şarkı patlamış!

13 Mart 2013 Çarşamba

Yeni sosyal çılgınlığımız: Vine

Vine vine vine! Yeni çılgınlık! Twitter'ın sürdüğü ve henüz sadece iPhone'lara yüklenebilen video paylaşım uygulaması Vine kesinlikle yeni çılgınlık olacak! Ben ve arkadaşlarım aşırı sarmış durumdayız ve sayko bir şekilde her gün okulda videolar çekmekle meşgulüz.

"Ee video paylaşımının Youtube'dan ne farkı var ki?" diye orada bu satırları okuyan bi kişi kesin vardır, biliyorum. Selam, valla Youtube'dan farkı bu Vine'daki videoların yalnız ve yalnızca 6 saniye olmaları. Twitter'ın çıkardığı nasıl da belli ama!

Twitter'ın 140 karakteri misali Vine da sizi altı saniye ile sınırlıyor. Biraz daha uzun olsa, ne bileyim 14 saniye falan (hani 140'a atıf falan) biraz daha iyi olurmuş çünkü altı saniye bazen çok kısa kalıyor. Ama 6 saniye boyunca tek bir çekimden ibaret olmaz zorunda değil videolar. Zaten Vine'ın bütün olayı da burada başlıyor. Ekrana dokunduğunuz kadar çektiği için, parmak basıp sonra tamamen alakasız bir şey çekip sonra yine sonra yine derken altı saniyelik uçuk videolar ortaya çıkabiliyor. Daha çok yeni olmasına rağmen çok yaratıcı ve ilginç videolar görebilmek mümkün.

11 Mart 2013 Pazartesi

Türkiye'ye uluslararası zincir yağmuruna devam!

Bir önceki "Türkiye'ye uluslararası zincir yağmuru" yazım meğer eksik kalmış, daha neler neler geliyormuş Türkiye'ye! Ama sorun bende değil, sürekli yeni yeni zincirlerin girmesinden dolayı :) Hangi listeyi yaparsanız yapın bir süre sonra outdated olmak zorunda gibi bir şey.

Bakalım bakalım neler geliyormuş:

la petite maison istanbul

Onur Baştürk'ün bu hafta yazdığına göre Doğuş Grubu; Nice, Cannes, Londra, New York, Dubai gibi şehirlerde şubesi bulunan Fransız restoran zinciri La Petite Maison'u getiriyormuş. Açılacak zincirler arasında en upscale olan bu gibi duruyor, İstanbul'da nereye açılacağı ise henüz belirsiz anlaşılan.

10 Mart 2013 Pazar

8 Mart klişeleri


8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde herkesin yaratıcılığı, orijinalliği bitiyor mudur nedir, hep aynı şeyler tekrarlanıyor! Öncelikle her yıl bir gazete veya dergi çeşitli erkek ünlüleri kadın kılığında fotoğraflıyor veya kadın ünlüleri de şiddet görmüş şekilde poz verdirtiyor. Geçen yıl Hürriyet'in yaptığı biraz anlamsız ve amacına pek ulaşmayan "Zordur Kadın Olmak" fotoğraf çekiminin benzerini bu yıl da Esquire dergisi gerçekleştirmiş. 'Bebek emziren Emre Altuğ' ve 'doğururken Güven Kıraç' gibi fotolarla o çekim capcanlı aklımdayken, Esquire'ın çekimini görünce direkt bu aklıma geldi.

Yine çeşitli erkek ünlüler yok sutyen takmış halde, yok oje sürerken falan Mehmet Turgut tarafından fotoğraflanmış. 8 Mart için çok sığ bir yaklaşım olarak geldi bu bana. Yani kadınların en büyük sorunu oje sürmek, rimel sürmek falan mı? Ya da kadınlığı betimleyen şeyler bu kadar klişe mi?

27 Şubat 2013 Çarşamba

Ümit Benan Trussardi'den ayrıldı!

Ümit Benan, Umit Benan, Umit Benan Sahin, Ümit Benan Şahin, ümit benan trussardi, umit benan leaves trussardi, ümit benan trussardi'den ayrıldı

Ümit Benan'ın ismini bazılarınız duymamış olabilir, ama kendisi şu anda dünyada en başarılı Türk tasarımcılarımızdan biri diyebiliriz. Kendi markasının koleksiyonunun çok başarılı ve de dünyada yankı uyandırıyor olmasının yanı sıra hem de birkaç sezondur dünyaca ünlü lüks markası Trussardi'nin de baş tasarımcısıydı kendisi!

Ve az önce twitter'da kendi hesabından duyurduğuna göre Trussardi'den ayrılmış! "Trussardi'deki stajım bitti. Artık ilerleme zamanı, Trussardi için daha fazla çalışmıyorum." şeklinde tweetleyerek ayrıldığını duyurdu.


26 Şubat 2013 Salı

En samimi ünlü ödülü Ezgi Mola'ya

ezgi mola, ezgi mola instagram, ezgi mola twitter, ezgi mola komik

Ezgi Mola'yı eğer twitter ve instagram'da takip etmiyorsanız kesin takibe almaya başlayın derim. O kadar doğal, kafasına göre, komik paylaşımlarda bulunuyor ki; bi süre sonra kendisinin ünlü bir oyuncudan ziyade bi arkadaşınız, böyle uzak bir akraba ya da deli dolu bir kuzenmiş gibi hissetmeye başlıyorsunuz.

Bu ara kendisi New York'ta ve komik komik, kafasına göre paylaşımlarda bulunup duruyor. Hayranlarıyla ilişkisi ve kendisini sosyal medyada paylaşma biçimi çok samimi ve esprili; alışık olduğumuz ünlü profilinin oldukça dışında kalıyor.

Gitgide ününün artması, daha önemli filmlerde yer almaya başlaması ve daha başarılı yönetmenlerle çalıştıkça ben bu samimi havanın biraz azalacağını düşünmüştüm ama yanılmışım. Hala iki yıl önce facebook'taki hesabından paylaştığı videoları yapan Ezgi Mola tadında devam ediyor.

18 Şubat 2013 Pazartesi

Yeni milli ünlümüz: Biscolata Carlos


Biscolata reklamlarıyla Türkiye'de şöhreti yakalayan Carlos'a tam talih kuşu kondu: Şimdi de Tayfun Güneyer'in dizisinde başrol oynayacakmış! Hem de daha önceden teklif Kıvanç Tatlıtuğ, Emre Altuğ, Mustafa Sandal gibi isimlere götürülmüş! Valla ülkemizdeki şu yabancı az ünlülere merak nereden geliyor bilemiyorum :)

Bakınız Pascal Nouma, Ivana Sert, Wilma Elles hepsi Türkiye'de köşeyi döndü resmen ve artık Türkiye'den ayrılmak bile istemiyorlar. Eee art arda işler yağarken kim gitmek ister? Şimdi Carlos Martin de Türkçe derslerine başlamış ve Türkiye için "ikinci vatanım" diyormuş. Ben Carlos'un yerinde olsam tası tarağı toplar bir an önce Türkiye'ye yerleşirdim...

17 Şubat 2013 Pazar

Hürriyet'ten haftasonu eki atağı!


Son zamanlarda Hürriyet'in haftasonu eklerindeki değişimi, eğer Hürriyet okuyucusuysanız veya az çok medyada ne oluyor bitiyor takip ediyorsanız kesin fark etmişsinizdir.

Müthiş bir atak içindeler! Eklerine Ekim ayından bu yana öyle isimler transfer ettiler ki, şu anda Hürriyet'in haftasonu eklerinin yanına bile yaklaşabilen gazete yok. Zaten eskiden de bana göre hep bir adım öndeydiler ama şu anda resmen liderliklerini ilan etmiş durumdalar.

Haberdar olmayanlar için bir liste yapayım bakalım:

16 Şubat 2013 Cumartesi

Bağdat Caddesi'nde beliren Hello Kitty üssü

Bağdat Caddesi'nden geçerken bir dahaki sefere Suadiye civarında gözünüzü dört açın, gerçi dört açmaya gerek de olmayabilir çünkü bu pembelik merkezini fark etmemeniz imkansız: Hello Kitty World!

hello kitty bağdat caddesi, hello kitty suadiye

Eskiden Suadiye Burberry'nin tam karşısında yıllar boyu bulunan Salloon geçtiğimiz aylarda kapanmıştı ve öylece duruyordu, bir anda yerine sessiz sedasız Hello Kitty'nin kafesi açılmış durumda. Henüz gazetelerde görmedim ama kulaktan kulağa şeklinde yayılmaya başlamış bile.

Bir kafe düşünün ki tamamı pespembe ve malum kedicik Hello Kitty'nin resimleri her yerde! Sandalyelerin kılıfları, verilen şallar, masadaki çiçekler, bardaklar hatta şeker paketleri bile pembe! Tam bir "Hello Kitty World" olmuş anlayacağınız!

15 Şubat 2013 Cuma

Marc Jacobs'dan Diet Coke tasarımları!

Daha geçen gün Marc Jacobs-Diet Coke işbirliğini duyuvermişken bugün ilk tasarımları gördük bile! 330 ml'lik teneke kutu tasarımları görücüye çıkmış, Jacobs yakında şişe tasarımlarını da paylaşacakmış.

marc jacobs, diet coke, diet kola, marc jacobs tasarımı, marc jacobs kola tasarımı

Benim favorim en soldaki oldu. En sağdakini de beğenmedim değil :)

13 Şubat 2013 Çarşamba

Yeni internet fenomenimiz hayırlı olsun: Harlem Shake

Bilmiyorum fark ettiniz mi ama tam olarak son bir haftadır internette yeni bir akım pörtlemiş durumda: Harlem Shake! Amerika'dan çıktı ve virüs gibi yayılıyor! Şu an Amerika'da resmen herkes Harlem Shake videosu çekip internette yayınlıyor, hatta ünlü şirketlerin çalışanları bile bunları yapıyor yani tam bir akım oldu.

Harlem Shake şarkısıyla başta tek bir kişi kopup diğerleri öyle takılırken bi anda herkes kopmaya başlıyor ve video bitiyor. Evet olay bu.



Türkiye'ye konser için yabancı ünlü akını!

Geçen gün uluslararası zincirlerin İstanbul'a akınını yazmışken ünlü şarkıcıların ve grupların akınını da yazmadan olmaz!

Eskiden bir şarkıcı/grup/dj Türkiye'ye gelsin diye hayranları yıllarca umutsuz beklerken, artık maşallah kim geldi kim gitti hesap yapamayacak duruma geldik. Hatta farkında mısınız eskiden gelen ünlü isimler baya olay olurdu, günlerce medyada konuşulurdu; artık bu durum da azaldı, yavaştan alıştık. (JLo'yu istisna olarak geçiyorum, çünkü kendisi resmen AYLARCA konuşularak bir rekor kırdı)

Bakınız sadece geçtiğimiz bir ay içinde konser için geleceği açıklanan isimler: daha iki yıl önce gelmiş olan Rihanna, Justin Bieber, David Guetta, Snoop Dogg, Gangnam Style ile dünyayı yıkan PSY. 

Yaza doğru yaklaştıkça daha bu liste uzayıp gidecektir, eminim. Geçtiğimiz birkaç yıldır olan bu durum, atık organizatörlerin Türkiye'deki hayran kitlelerinin potansiyelini fark edip turne rotalarına eklemeye başlamaları güzel bir şey bence. Darısı devamına diyelim.

Bu arada PSY, konserin haricinde O Ses Türkiye'nin finalinde şarkı söyleyecekmiş. Ne diyelim Acun'a helal olsun yani, her ismi getiriyor.

Karaköy'ün değişimi New York Times'da!

Karaköy'ün değiştiğini; cool kafelerin, sanat galerilerinin, hip barların açıldığını artık duymayan kalmamıştır diyordum kiii cidden kalmamış, bakınız New York Times'da bile çıktı!

karaköy, new york times, karabatak, bej kahve, karaköy lokantası, ops cafe, unter, frenk, nano, tamirci karaköy

Dünyanın en saygın ve önemli gazetelerinden New York Times'ın travel bölümünde İstanbul'da Karaköy'ün değişimine yer vermişler; "From docklands to hipsterville" diye. Cidden de tam bir liman bölgesiydi Karaköy; balıkçılar, motor-iskeleleri, tornacılar, tamirciler, hırdavatçılar, kalabalık, kalabalık, kaos, karmaşa ve yine kalabalık.

Ha yine hala o kalabalık kaos yıkık döküklük ortadan kaybolmuş değil tabii ki. Ve kolay kolay da değişemez. Ama işte son iki yılda oradan buradan, ara sokaklarda tek tük çıkıveren kafe-galeri-bar-hip oteller ile bir değişim olmaya başladı, bir kıpırdanma başladı. Özellikle bu yıl artık en alakasız insanlar bile duyup gitmeye başladı, önümüzdeki yıllarda iyice bir gelişim olacağını düşünüyorum.

10 Şubat 2013 Pazar

Türkiye'ye uluslararası zincir yağmuru!

Son yıllarda Türkiye'ye girmeyen zincir kalmadı diyebiliriz; artık büyük-küçük tüm uluslararası zincirler Türkiye'ye konuşlanıyor gibi bir şey. Mesela Avrupa'da her yerde bulamayacağımız ABD'li Pinkberry, Bath and Body Works gibi zincirlerden, daha lokal takılan Giolitti gibi zincirleri bile bulabiliyoruz. Hatta Yummy Cupcakes gibi ilk kez yabancı bir ülkedeki şubesini Türkiye'yle başlatanlar bile var!

Her geçen gün yeni bir yerin haberi gelirken; bu hafta da Tünel'e açılacak Amerikalı burgerci Shake Shack ve meşhur Jamie Oliver'ın Jamie's Kitchen'ın Zorlu Center'a açılacağının haberleri geldi.

Bakalım yakın zamanlarda yeni ziyaretçilerimiz kimler? BuBöyleymiş sizin için detaylı şekilde inceledi :)

9 Şubat 2013 Cumartesi

Monopoly'ye yeni piyon!

Monopoly'de artık yepyeni bir piyon var duydunuz mu? Geçtiğimiz aylarda Monopoly, bilmemkaçıncı yılı için (yüz olabilir) yepyeni bir piyon sürme kararı aldığını açıkladı. Ama tabii bunu bir oyun haline dönüştürdü, kullanıcılar facebook sayfasındaki applicationı kullanarak eski piyonlardan birini eleyip yeni piyonu seçeceklerdi. Daha doğrusu eski piyonların hepsi kodeste bir tur bekliyorlar ve hangisini kurtaracağımızı seçiyoruz, böylece en az oy olan kurtartılmıyor ve ömür boyu (veya yeni versiyona kadar) kodeste takılıyor.


Meğer Monopoly'de bu piyonların hepsi oyunun çıktığı yıllardaki (1900'lerin başı) varlıklı durum göstergesi şeyleri temsil ediyorlarmış. Şimdi de yeni çağ için yeni piyon zamanı demişler! Ama tabii ohooo 1900lerden bu yana neler neler değişti, herhalde on kez falan piyonların güncellenmesi gerekirdi ama işte kült konumundalar, ben mesela alakasız "yüksük" piyonu için bile başka bir şey düşünemiyorum. Yeni piyon seçeneklerini de yeni çağa uygun yapmışlar ama ben bazılarındaki alakalıyı çözemedim. Yeni piyon adayları şöyleydi: elmas yüzük, oyuncak robot, kedi (orijinaldeki köpeğe rakip), helikopter.

6 Şubat 2013 Çarşamba

Marc Jacobs, Diet Cola'nın yeni kreatif direktörü


Diet Cola'nın Avrupa'daki 30. yılını kutlamak amacıyla Coca Cola, Diet Cola'nın kreatif direktörlüğünü yapması için Marc Jacobs ile anlaşmış. MJ, üç farklı şişe ve teneke kutu tasarlayacakmış ve tasarımları 11 Avrupa ülkesinde satışa sunulacakmış. Marc Jacobs ise marka için eğlenceli ve feminen tasarımlar hazırladığını söylemiş. Diet Cola geçtiğimiz yıl da Jean Paul Gaultier, daha önce de Karl Lagerfeld ile işbirliği yapmıştı. Mesela Jean Paul Gaultier, kendi modaevinin çizgisinde tasarımlar sunmuştu, ama ben -tasarımlarını oldukça beğendiğim- Marc Jacobs'dan daha orijinal ve kendine has tasarımlar bekliyorum. Bakalım nasıl ürünler ortaya çıkaracak MJ?

5 Şubat 2013 Salı

Super Bowl fenomeni ve Beyonce'nin fenomenel performansı

Amerikalıların şu Super Bowl olayını hiçbir zaman tam olarak anlamamışımdır. Alt tarafı Amerikan futbol liginin final oyunu yani, nedir bütün bu tantana? Normal lig zamanı bu kadar olayı oluyor mudur emin bile değilim. Ama işte Amerikalıların en başarılı olduğu konu bir şeyi ticarileştirmek oluncaa, Super Bowl'un ticari bir fenomene dönüşmesi işten bile değil.

Bu yıl yine çeşitli firmalar sadece Super Bowl'a özel reklamlar hazırladılar, birkaç dakika için milyon dolarlar döktüler. Sadece bu bile bomba bir olayken, tabii bir de devre arası şov kısmı var.

Bu yıl devre arası şovunu üstlenen Beyonce, MUHTEŞEM bir iş çıkarmış! İlk çıktığı zamanlardan bugüne dek en iyi hitlerini bir mash up yapmış. Hatta Destiny's Child üyeleri de beliriyor ve o grup döneminden şarkılarını bile söylüyor :)

2 Şubat 2013 Cumartesi

Pinima ülkesine davetlisiniz!

Mi Minör, afiş, memet ali alabora, mehmet ali alabora, pınar öğünç
Mi Minör oyununu duymuş muydunuz?

Ben kaç zamandır twitter'da orada burada bu oyunu görüyordum ama açıkçası ilgilenmemiştim. Sonra biraz araştırdım internette ve konsepti baya ilgimi çekti. Oyun tamamen interaktif! Hem internetle bağlantılı, hem seyircilerle içiçe çok ilginç bir konsept yaratmışlar.

Öncelikle oyunun sergilendiği Küçükçiftlik Parkı'na gidiyorsunuz ve oyun bu noktadan itibaren başlıyor! Artık Türkiye'de değilsiniz, Pinima hayali ülkesine giriş yapıyorsunuz. Biletleriniz de aslında sizin pasaportunuz ve de bu polis devletinin polisleri haşin bir şekilde pasaportunuzu (biletinizi) kontrol edip sizi içeri alıyorlar. Pinima'nın başkanı bu ülkede her mevsimin yaz olacağını ilan ettiğinden, polisler sizi "niye atkın var çıkar onu" şeklinde azarlarlarsa şaşırmayın :)

1 Şubat 2013 Cuma

İstanbul'dan Damien Hirst geçti... (+yazının sonunda yazarınız şaşırıyor)

İstanbul'dan Damien Hirst geldi geçti, farkında mıydınız acaba sevgili&saygılı BuBöyleymiş okurları? Kendisi dünyanın en çok kazanan sanatçılarından biri (hatta belki direkt en çok kazananı olabilir) ve aynı zamanda en meşhurlarından biri elbette. Elmas kaplı kurukafa veya Tate'deki köpekbalığı enstalasyonuyla anımsayabilirsiniz belki?

Ne yazık ki buradaki sergide öyle ekstravagant şeyler yoktu ama yine de Portakal Sanat ve Kültür Evi'nin sayesinde Damien Hirst eserleri geçtiğimiz ay ilk kez Türkiye'ye gelmiş oldu.

Toplamda 20-25 eserden oluşan ve ağırlıklı spin painting eserlerinden oluşan küçük bir koleksiyon vardı ama bence yine de görmeye değerdi. Açıkçası ben baya memnun kaldım.

Sergideki favorilerimden

22 Ocak 2013 Salı

Nispetiye hızla "Yeme-İçme Caddesi"ne dönüşürken

Son bir yıl içinde birkaç kez Nispetiye Caddesi'nden geçtiyseniz eğer, kesin anlamışsınızdır bi şeyler olduğunu. Resmen koca cadde dev bir açık hava food court'una dönüştü ve dönüşüyor!

P.F. Chang's Etiler, PF Changs, Etiler, Nispetiye CaddesiHer şey birkaç yıl önce Paul'ün kapanıp sessiz sedasız Ankaralı Big Chefs'e yerini bırakmasıyla oldu. Big Chef's sanki suya atılan ilk taş falan gibiydi. Sonradan bu Cadde'de bir yeme-içme sektörü devrimi yaşandış. Şu anda da o devrimin zirve anı yaşanıyor :D

Mevcut Starbucks, Casita, Big Chefs'e, geçen yıl açılan Sarıhan Gusto, ChinaStix, Kitchenette, Günaydın Steakhouse eklendi. Bu yazdan itibaren de sırasıyla: Nusret Steakhouse, Kahve Diyarı, Cafe Cadde, GQ Bar, P.F. Chang's, Midpoint, Saray Muhallebicisi açıldı/açılıyor. Birkaç ay içinde 7 mekan az buz şey değil!

19 Ocak 2013 Cumartesi

Kitchenette'e özel Pepsi tasarımı!

Doors Grubu geçtiğimiz aylarda, Kitchenette’lerde ve diğer tüm Istanbul Doors Group işletmelerinde servis edilecek Pepsi şişelerinin dış yüzeyi için tasarım yarışması açmıştı. Açıkçası sonuçları oldukça merak ediyordum ve de ilk üç sonuca bakacak olursak oldukça yaratıcı geçmiş.

Ben şahsen üçünü de çok beğendim, belki ikinci olan tasarım daha uygun olurdu ama birinci olan tasarım da hoş ve de markanın kendisine odaklanmaktan ziyade özgün ve eğlenceli bir tasarım çıkmış ortaya.
Karşınızda Kitchenartist Tasarım Yarışması'nın ilk üçü:

1. Yiğit Karagöz tasarımı

2. Tevfik İnanç İlisulu

15 Ocak 2013 Salı

Kraliçe Savaşları!

Demet Akalın'a da hayranları "Pop Müziğin Kraliçesi" diyor, Hande Yener'e de. E bu iki isim de aynı anda albüm çıkarınca, bir dee Hande Yener gidip albümünün adını "Kraliçe" koyunca ortalık kızışmadı mı, kızıştı. Demet Akalın herhalde Hande Yener ile polemik üretip prim vermemek için yorum yapmasa da belli ki alttan alta bir savaş var. Gelin bakalım biz de iki kraliçenin albümlerini çarpıştıralım!

Öncelikle Demet Akalın'ın albümüyle başlıyorum. "Giderli 16" albümünün adını "giderli" şarkılar söylediği ve müzik kariyerinde 16. yılında olduğu için koymuş. Öncelikle 2013'te 17. yılına girecekken niye Kasım'da albüm çıkarıp 16. yılı kutladı ve de niye 15'te bir şey yapmadı da 16? "Giderli" şeklinde albüm ismine ise yorum yoook!


Hande Yener ise çok zeki ve stratejik bir hamle yaparak albüm adını "Kraliçe" koymuş, böylece tek kraliçe benim gibisinden bir alt mesaj ile kraliçe savaşını kazanmaya adım atmış. Sonuçta Demet Akalın "Giderli 16" albümüyle bir anda gazetelerde "Giderli şarkıların kraliçesi" diye yazılmaya başlanırken, Hande Yener de "Popun kraliçesi olarak..." şeklinde yazılmaya başlandı. Bence bu hamleye Demet Akalın baya şok olmuştur diye düşünüyorum. Hande Yener tarafına artı 1 puan.

Demet'in albüm kapak fotosu ve iç fotolar fena değil, görsel açıdan başarılı ama bi tık daha kaliteli bir iş konabilirmiş ortaya. Fakat yine de artwork açısından bir önceki albümü "Zirve 2010"a göre daha başarılı ama Nihat Odabaşı imzalı "Aşk" maxi single'ındaki çalışmaya ise yaklaşamıyoor.

Hande Yener'in ise en başarılı yaptığı iş görsellik ve imaj! Bütün fotoğraf çekimleri, klipler, kıyafetler, saç-makyaj, styling vs vs her şey bir bütün içinde, tutarlı ve belli bir kalitede. Her zaman kusursuz olamasa da oldukça başarılı ve yeni albümü "Kraliçe"de de bu başarıyı tutturmuş. Her işini beğenmesem de Kemal Doğulu bu sefer başarılı bir iş çıkarmış. Hande Yener'e +1 puan daha.

Gelelim asıl kısım olan şarkılara ve aranjeleree! Hande Yener yine sadece Sinan Akçıl ile çalıştığından beni hayal kırıklığına uğrattı. Tamamen kendini Sinan Akçıl'a teslim ettiği üçüncü albümü oldu bu, ve de çok yanlış bir karar. Sinan Akçıl'ın besteleri iyi olabilir ama hepsi de iyi değil! Bana açıkçası şarkıları çok fabrikasyon ve duygusuz geliyor. Arada çok iyi şarkılar çıkabiliyor ama tüm albüme yığınca böyle şarkılar çoğunlukta oluyor.

Mesela "Hasta" şarkısı güzel, insanı baya iyi yakalıyor. Ama diğer şarkılar "eh" dedirtiyor. Hani olsa da oluuur olmasa da oluur. "Kraliçe" şarkısı da fena değil; "Görevimiz Aşk" da fena değil, "Bir Bela" ise albümün yıldızı ve kesin kliplenmeli. "Bi Şey Var" ise hiç olmamış bence.

"Slippery Slope" cover'ı "Tribe Gir" ise ı-ıh. Buradan Hande Yener 5 üzerinden yalnızca 1 (hatta 0.5) puan alabildi benden... Hande Yener'den Sinan Akçıl'a kendini tamamen teslim etmemesini umuyorum yakın sürede.

Demet Akalın'ın albümüne geldiğimizde ise her Demet Akalın albümünde çok sayıda besteci görsek de burada artmış bir çeşit görüyoruz. Sinan Akçıl, Ersay Üner, Gökhan Şahin, Gökhan Tepe, Ceyhun Çelikten, Deniz Erten, Cansu Kurtçu, Emirkan, Altan Çetin gibi gibi "piyasanın" ünlü isimleri dikkati çekiyor. Baya büyük bir çeşitlilik var ama içinde bir çizgi de oluşturuyor o yüzden Demet +1 puanı kaptı benden.

"Olacak Olacak", "Evli Mutlu Çocuklu", "Emanet" gibi Demet Akalın'ın son dönem hitlerini çıkaran besteci Gökhan Şahin bu albümün de en hit şarkısını yapmış: "Giderli Şarkılar"! Şarkı oldukça başarılı, aranjesini yapan Erhan Bayrak da süper bir iş çıkarmış, tebrik ediyorum ve bence Demet Akalın-Gökhan Şahin işbirliği devam etmeli.

Demet Akalın'ın hit bestecisi Ersay Üner ise bu albümde bir slow bir hareketli şarkıyla yer almış. Slow hit "Yılan"ı zaten çıkış şarkısı olarak seçmişti Demet Akalın. Şarkı bir hit olabilecek gibi değil ama oldukça etkili, ben çok beğendim. Diğer Ersay Üner bestesi "Sepet" ise Dj Burak Yeter'in aranjesiyle uçmuş ama şarkının nakaratındaki sözlerin vasatlığı şarkının genel başarısına gölge düşürüyor. Bu albümde Ersay Üner çok bir etki gösterememiş.

Sinan Akçıl'ın "Ne Büyük Aşk"ı tam bir Sinan Akçıl şarkısı ve mutlu aşk şarkısı olmasına rağmen Demet'e gitmiş. Altan Çetin'in "Lades" albümün en yenilikçi şarkısı olmuş, tam böyle Amerikan teenage şarkıları gibi ama sözleriyle müziğiyle gider.

"Aşk" ve "Sabıka" şarkılarının bestecisi Ceyhun Çelikten ise bu albümde yine iki besteyle karşımızda: "Felaket" ve "Kalbimdeki İmza". Benim "Giderli Şarkılar"dan sonraki favorim "Felaket" oldu ama "Kalbimdeki İmza" da hafif orta temposuyla güzel olmuş.

Gökhan Özen bestesi ve düeti "Yıkıl Karşımdan", Niray Ünsal bestesi Özcan Deniz düeti "Nasip Değilmiş", Ayla Çelik-Gökhan Tepe bestesi "Türkan" da albümün iddialı ve yüksek ilgi çeken şarkılarından. Bunlar yakın sürede kesin patlarlar. Deniz Erten bestesi olan ve ilk kez Demet Akalın'ın düğününde giriş şarkısı olarak çalan "Ah Sevgilim" de çok hoş bir mutlu aşk şarkısı ama hit olur mu bilemem. Fettah Can'ın partneri Cansu Kurtçu'nun "Ağlıyorum"u da yine albümün başarılı slowlarından.

Fakat Demet Akalın'ın yeni gözde bestecisi Murat Güneş'in "Aşk Yuvamız", "Yeşil" şarkıları ile "Bir Oğlumuz Var", "Son Sözüm Aşk" çok da gerekli olmamış. Bence "Ne Büyük Aşk" da çok gerekli olmamış ama herhalde Sinan Akçıl imzalı olduğu için özellikle kondu. Bir tek Demet Akalın'ın her albümünde illa bulunan orta tempolu şarkı eksikliğini fark ettim bu albümde, bir de Yıldız Tilbe cover'ı ama o kadar da olur. Şarkılar kısmında Demet Akalın'a 4.5/5 puan veriyorum.

Demet Akalın'ın en büyük artısı çok farklı bestecilerle ve aranjörlerle çalışması. Mesela genel aranjörü Erhan Bayrak olsa da (bu arada Erhan Bayrak bu albümde döktürmüş, tebrikler) yeri geldi mi Erdem Kınay, Suat Ateşdağlı, Burak Yeter gibi isimlerle de birlikte çalışma yapıyor. Ve her bir bestecisi, aranjörüyle hep hitlere imza atıyor.

Hande Yener ise üç albümdür tamamen Sinan Akçıl ile bütünleşmiş bir biçimde; beste-düzenleme full Sinan Akçıl, hop bitti. Böyle olunca her ne kadar Sinan Akçıl yenilikçi olmaya çalışsa da şarkılar birbirini andırıyor ve ruh kayboluyor bana göre. Hande Yener ile çalışmak isteyen bir sürü besteci olduğuna eminim, Hande Yener bence farklı isimlerle çalışıp bize bir "Apayrı" tadında albüm sunmalı.

Son aşama olarak kliplere gelirsek eğer; Müjdat Küpşi imzalı "Yılan" da "Türkan" da sıradan klipler, "Hasta" ise styling'i ile bir adım daha önde olsa da o da sıradan. Burada ikisi de birbirini götürdü ama ancak Hande Yener 0.5 puan verebilirim.

Bir de satış rakamlarına bakacak olursak; Demet Akalın aylardır listebaşı olan Orhan Gencebay proje albümünü ekarte edip bir numarada birkaç hafta durdu ve hala ikinci sırada. Hande Yener ise listede zirveye yerleşemeden düşüşe geçti bile.

Böylece son aşamada Hande Yener 3.5/8 puan aldı, Demet Akalın ise şarkıların en önemli nokta olmasının verdiği bonus bir puanı ile 6.5/8 puan alarak Kraliçe Savaşı'nın galibi oldu!

Kraliçe Savaşı'nın Demet kazandı!

14 Ocak 2013 Pazartesi

KlipAnaliz: Geri Dönüş Olsa

 Murat Boz Nihat Odabaşı, Murat Boz Geri Dönüş Olsa, Murat Boz Erdem Kınay, Murat Boz Deniz Erten

Murat Boz, geçtiğimiz yıldan bu yana bi üretkenlik hali içinde. Eski albümünde "Kalamam Arkadaş", "Bulmaca", "Soyadımsın" diye art arda klipleri patlatıp albümünde klipsiz şarkı koymamaya yeminli gibi bir haldeyken bir de eski şarkılarını başarılı aranjörlere ve dj'lere remix'letip yeni bir albüm çıkarmış!

Herhalde O Ses Türkiye'den bayaa iyi kazanıyor olmalı ki; hem iyi besteler almaya başladı hem art arda klipler patlatıyor bi de üstüne bu durduk yere çıkardığı remiks albüm. İlk klip şarkısı olarak, geçtiğimiz yıl sonbaharda kliplediği ve klibi RTÜK'e takılan, Deniz Erten imzalı "Geri Dönüş Olsa"nın Erdem Kınay Remix'ini seçmiş. Klip de Nihat Odabaşı yönetmenliğinde çekilmiş. (dedim ya Nihat Odabaşı falan filan, O Ses Türkiye yaramış Murat Boz'a ama helal valla bakın kazandığı parayı kendi başarısına, müziğine yatırıyor)

1 Ocak 2013 Salı

Yeni yılınız kutlu olsun!! :)


Hepinize nice nice güzel ve mutlu yıllar olsun, dilediğiniz her şey güzel olsun :)