31 Mayıs 2012 Perşembe

Cannes hakkında diğer şeyler



Cannes'ın asıl olayı film festivali dedim (buradan okuyadalın henüz okumadıysanız :)) pekiii tarihi kısmı nasıl, Cannes şehir olarak nasıl?


Valla tarihi kısmı -yani eski Cannes- bu kıyıdaki şehirlere çok benziyor. Zaten hepsinde mimaride bi İtalyan havası hakim; sarı-kırmızı-pudra renklerde evler, balkonlar, daracık sokaklar falan filan... Cannes, Güney Fransa'nın tarihi tadını çıkarmanın en iyi yeri değil. Buranın olayı festivali, lüks yaşamı, şatafatı, beach clubları, kumsalları vs vs.


Nasıl gezmeli?

Tren ile geldiyseniz (ki en mantıklı seçim) tren garı tüm Fransız şehirlerinde olduğu gibi burada da şehrin en merkezinde hatta burada baya bi merkezinde. Öyle ki; gardan inin, bir sokak aşağı yürüyün, H&M, Gap vs gibi daha uygun bütçeli veya mass market mağazaların bulunduğu caddeye iniyorsunuz. Bir sokak daha aşağı inince ta-daaa karşınızda film festivalinin de yapıldığı Palais des Congres (Kongre Sarayı)! Hemen sol tarafta lüks butiklerin, high end moda markalarının sıra sıra dizelendiği Boulevard de la Croisette, sağdan yürüyünce de marina ve eski şehir.

Gardan inip doğru yürüyünce Palais des Congres'ye çıkıyorsunuz.

Gezmek için önce sağdan devam edin derim. Marinayı görüp, hatıra fotoları çekinip eski şehre doğru yol alın. Zaten eski şehir kısmı küçücük, hemen dolanıverirsiniz. Orayı dolandıktan sonra da artık rıhtımındaki restaurantlarda şarabınızı mı yudumlarsınız, balığınızı mı yersiniz, bir tatlı yiyip yola devam mı edersiniz orası size kalmış.

Marina

30 Mayıs 2012 Çarşamba

Merhaba, Cannes Film Festivali'nden bildiriyorum!!




Cannes: Festival turizmi nedirin örneği!

Her yer aşırı kalabalık, aşırı canlı, her milletten gazeteci var insanların çocuğunun boynunda press kartları, her milletten turist var ve de Paris Moda Haftası sırasında millet nasıl aşırı şık ve tarz idiyse, burada da herkes bi ayrı özenli, havalı havalı yürüyor sokaklarda. Her köşe başından bir ünlü çıkabilir havasında -ki çıkıyor da! Ama bunu daha sonra anlatacağım, hem heyecan olsun :)

Öncelikle dediğim gibi herkes aşırı şık! Basınla festivalle alakası olmayan normal gezmeye gelen insanlar bile (ki artık Avrupa'nın mı Fransa'nın mı dünyanın mı bilemeyeceğim ama zengin ve üst kesimden festival nedeniyle Cannes'a gelen çok insan varmış) çok stil, tarz, özenli vs. hatta az sonra galaya girseler, kırmızı halıda salınsalar olur; kimse fark etmez bile.


Cannes da zaten zenginlere oldukça hitap ediyor; mesela deniz kenarındaki uzuuun cadde Boulevard de la Croisette'te zaten sıra sıra en lüks markalar var, ne ararsanız ama! Ben mesela daha önce hiç Vertu mağazası görmemiştim, ilk burada gördüm. D&G, Prada, Cavalli vs vs. yani siz içinizden devamını getirin onlar var zaten orada.
Aynı caddede bir sürü brasserie ve restaurant da var ve en uygun fiyatlısı bile yine de pek uygun kalmıyor. Mesela en uygunlarında bile ana yemekler 20 euro'dan başlıyor. Buradaki kafelerde ünlü isimleri yakalayabilirsiniz ;)


Deniz kenarı kısmına geçerseniz plajın yanında beach clublar var. Mesela meşhur Nikki Beach gibi, yine baya meşhur olan Baoli gibi. Buralarda festival zamanı hep özel partiler olmuş, kapıda güvenlik kuş uçurtmuyordu. Bu mekanlar tam bizim Türkbükü beachleri tarzında ama bir tık daha üstü, baya high society.

Vee geleyim asıl bombalara, hani yazının başında azzzz sonra yapmıştım işte geliyor!! Croisette'te yürürken sıradan bir apartmandan Alec Baldwin çıkıverdi!! Ben anlamadım başta çünkü saçlarını boyatmış ama cidden oydu! Uzun süre eblek eblek algılamak için baktım, adam gülümseyip poz verdi fotoğrafa! "Can we take a photo" diye sormayı da ihmal etmedim tabii ama "Sorry, I am already late for a screening but thank you" dedi ve gitti Alec Baldwin. Valla hiç böyle bir cevap vermesini beklemiyordum haha.

27 Mayıs 2012 Pazar

Eurovision 2012'nin ardından...


Nedense son günlerde twitter'da Türklerin gazlarıyla, ilk 5'e girermişiz gibi bir ümide/hevese kapılmıştım amaaa ne yazık ki şarkı ilk çıktığında da (ne yazık ki haklı çıktım) bu şarkıyla ilk 10 anca olur demiştim. Bir parça gelen gurbetçi oyları da olmasaydı halimiz ne olurdu onu bilemiyorum.

Bu arada ben de yarışmayı buradaki exchange öğrencilerle beraber izledim ve Türkiye'deki "Can Bonomo süper yaa" gazının aksine Can Bonomo'yu da şarkıyı da hiç beğenmediler, biri çocuk şarkısı gibi dedi, biri çocuk çok tuhaf dedi, o sondaki gemi olma koreografisini çok komik buldular hatta yüksek sesle gülen oldu. Gecenin sonunda 7. olmamıza da baya bi şaşırdılar, ben de onların bu kadar şaşırmalarına şaşırdım açıkçası. Demek şarkımız cidden pek de parlak değilmiş?
(Ama hoşuma giden bi nokta oldu, bi Kanadalı çocuk bu arkadaki enstrümanlar Türk enstrümanları mı falan diye sordu, etnik melodileri beğenmiş. Hoş bir detay bu da.)


26 Mayıs 2012 Cumartesi

Yakındaa - Güney Fransa notları :)

Sonunda zaman ayırıp blog'a Erasmus'tan da bi şeyler yazacağım. Önümüzdeki iki hafta boyunca blogu geçen hafta gezdiğim Fransa'nın Provence-Cote d'Azur bölgesine yani genel bilinen haliyle Güney Fransa'ya adıyorum, tefrika takılacağım ;)

Sırasıyla henüz festival de yeni biterken sıcağı sıcağına Cannes ve Cannes Film Festivali, Grasse, St. Paul en Vence, Monaco & Monte Carlo, Menton ve son olarak da Nice. Takipte kalın ;)

Nice

16 Mayıs 2012 Çarşamba

BuBöyleymiş İKİ yaşında! :)


Niihii blogum tam ikinci yılını doldurdu! Zaman zaman boşlasam da, daha aralıklı yazsam da yola tam gaz devam! :)

Yıldönümünde 100.000 tıka ulaşmış olsaydı keşke ama bari bu yılın sonuna kadar yüz bini geçsin, en az 250 de takipçim olsun; bu da blogumun doğumgünü dileği olsun heheh :)