28 Şubat 2012 Salı

Bir süre mola!

Merhabaaa!

Erasmussal nedenlerle bir süre -Temmuz'a kadar- İstanbul'dan uzaklaşıyorum vee Paris'te olacağım. Size oradan elimden geldiğince bildirmeye çalışacağım bakalım. Hem orada gördüklerim, hem de yine Türkiye gündeminden parçalarla karşınızda oliciim sevgili saygılı takipçilerim -tabii zaman ayırma konusunda noksanlık olabilir artık bir süre bekleyeceksiniz :)

22 Şubat 2012 Çarşamba

Can Bonomo'nun Eurovision şarkısı!

Veee az önce Can Bonomo'nun Eurovision şarkısı açıklandı!

Şarkı hem hareketli hem de tam Can Bonomo'nun tarzında amaa şarkının İngilizce olmasından dolayı mı ne tam oturmamış gibi geldi bana bilemedim. Saçma gelebilir ama "korsan şarkısı" gibi geldi.

Can Bonomo'nun seçildiğinini ilk duyduğumda baya güvenmiştim ama yok ya bu şarkıyla ilk 5 falan zor anca ilk 10 olur gibi geliyor. Fakat belki saz gibi Türk enstrümanları kullanılmasından ve olası iyi bir sahne şovuyla ve belki de Musevi kökenli olmasıyla daha fazla ülkeden puan da alabilir.

Baya muallakta yani şu haliyle bana kalırsa, sonuç ne olacak merak içindeyim! :)


Şarkının adı "Love Me Back" bu arada ve bestesi Can Bonomo'ya ait.

Kanyon'da piksel post-it rüzgarı


Kanyon, piksel sanatı modasına ayak uydurmuş. Kanyon'daki çoğu mağaza kendi temalarına göre renk renk post-it’lerden oluşan mozaiklerle vitrinlerini süslemiş durumda!

14-24 Şubat boyunca devam edecek, Kanyon tarafından koordine edilen projenin sanat danışmanları Neslihan Koyuncu ve Lars Timmerman imiş.

Bence çok güzel bir proje olmuş, hem konuşulacak hem de merak edilecek nitelikte. İnsanlar, eğer ilgileri de varsa, her mağaza ne yapmış diye vitrin vitrin gezecektir bence.Ve de oldukça yaratıcı ürünler çıkmış ortaya, şahsen ben bayıldım bu fikre ve projeye. Kendi mağazam olsa da vitrinini böyle post-it'le dekore etsem falan diye hayal kurarken buldum kendimi fotolara bakarken :)


Daha çok foto için devamına tıklayın :)

20 Şubat 2012 Pazartesi

Farklı bir Starbucks

Herhalde dünyanın en kendine has ve farklı ve de ilginç Starbucks şubesi, bu Tokyo'daki Starbucks olmalı. Fotoğrafları gördüm ve çok şaşırdım, çok ilginç ve hoş geldi, siz ne düşünüyorsunuz? :)

tokyo, starbucks, tokyo starbucks, tasarım starbucks

tokyo, starbucks, tokyo starbucks, tasarım starbucks

Saniyede satılan iPhone sayısı saniyede doğan bebek sayısını geçerse

Evet, dünyada saniyede satılan iPhone sayısı saniyede doğan bebek sayısını geçmiş. Bu blogda bu tarz haberleri ya da sıradan bilgileri paylaşmıyorum hiçbir zaman ama bunu not etmek istedim çünkü ilginç bir bilgi. Dikkat edin cep telefonu falan değil, sadece saniyede satılan iPhone sayısı saniyede doğan bebek sayısını geçmiş.

Saniyede doğan bebek sayısı 4.2 iken, saniyede satılan iPhone sayısı ise 4.6 imiş. 2011'in son çeyreğinde -dikkat edin sadece son çeyreğinde- ise toplam 37 milyon iPhone satılmış. Hem de bu başarıya ulaşan, iPhone5 beklenirken ortaya çıkıp beklentiyi karşılamayan iPhone 4S! Yani seneye iPhone 5 çıktığında onun bu rakamları katlayacağı gün gibi ortada.

Belki doğan bebek sayısı karşılaştırmak pek doğru bir kıyas değil vs ama bence bu rakamlar dünyanın tüketim çılgınlığında geldiği noktayı kısaca özetliyor.

19 Şubat 2012 Pazar

Sevimli alışveriş merkezi: Kozzy


Ben alışveriş merkezlerinden pek hazzetmem. Kalabalık, kalabalıktan oluşan gürültü ve uğultu, yapay ışıklar vs beni rahatsız eder. Ben cadde alışverişi kültürünü severim ve onu ararım.

Bağdat Caddesi, Nişantaşı, İstiklal Caddesi/Beyoğlu gibi yerler dışında bir yeri sevemiyorum, yemek olarak da Bebek, Etiler, Moda gibi yine açık alanları sayabilirim. Hem İstanbul'un bu güzel semtleri, mahalleleri varken, oralarda vakit geçirebilecekken -hava nasıl olursa olsun- niye bir alışveriş merkezine tıkılayım ki diye düşünürüm. Bu konuda da tek istisnam açık hava olduğundan ve de çok hoşuma giden Kanyon. (Tabii şehir merkezine uzak oturanların avm tercih etmesi gayet mantıklı ve anlayabiliyorum, o ayrı bir durum)

Neyse, yani benim pek bir AVM severliğim yoktur. Amaaa bugün tiyatro için gittiğim Kozzy AVM'yi oldukça sevdim. Öncelikle Kadıköy Belediyesi'ni böyle bir yer yaptığı ve Kadıköylülerin hizmetine sunduğu için tebrik ediyorum! Muhteşem olmuş.

Düğün'e gittiniz mi?


Bu akşam sonunda birkaç zamandır merak ettiğim Düğün'e gidebildim. Oyundan oldukça memnun kaldım, kesssinlikle tavsiye ediyorum.

Oyunun konusu şöyle tarif edilmiş, "“Düğün”; tatlı bir yaz akşamında, İstanbul’da aile yadigârı bir köşkün mutfağında telaşla sürmekte olan bir düğün hazırlığı ile açılıyor. Gelinin törene geç kalmasıyla başlayan aksilikler, farklı aile yapılarından kaynaklanan zıtlıklarla giderek trajikomik bir hal alıyor ve mutfak, yıllardır görülmemiş hesapların açıldığı bir mekâna dönüşüyor. Bahçede düğün devam ederken mutfakta kadınlar kendi hikâyelerini anlatıyor, anlattıkça birbirleriyle ama aslında kendileriyle “kim oldukları” gerçeğiyle yüzleşiyorlar ve hayal kırıklıkları, geçmişte yaşanmış acılar, büyük aile gizleri ortaya dökülüveriyor."

Öncelikle, oyunculuklar süper. Zaten Güler Ökten, Zerrin Sümer, Tilbe Saran ve Şebnem Sönmez gibi usta oyuncular ile Eda Çatalçam, Evren Ercan, Serpil Göral ve Maria Akgüllü gibi genç kuşak oyuncular rol alıyor. Oyunculuklara söylenecek bir kusur yok. (Bana yalnızca Kaynana'yı rolünde şive biraz fazla abartı gibi geldi, zaman zaman ne dediğini anlayamama gibi bir sorun oldu ama bu da minik bir kusur ;))

17 Şubat 2012 Cuma

Aklıma Takılanlar

  • Hürriyet niye hala Ömür Gedik'i gazetede tutuyor anlayamıyorum. Sinema yazarı olarak biliyoruz ama haftasonu Hürriyet Keyif eki dışında sinema yazdığı yok (O da ne kadar düzgün tartışılır). Haftaiçi Kelebek'teki köşesinde de sadece hayvanlar hakkında yazıyor, 4 konu yazıyorsa 3 tanesi hayvanlar, haçiko falan. Tamam, böyle konulara değinmesi çok güzel ama her gün her gün sıkıyor; hem de gazetenin en arka sayfasını işgal ediyor.

    Acaba çok reyting getirisi mi var gazeteye, yazıları çok mu tıklanıyor, nedir olayı çözemedim. En sıkıcı Kelebek yazarı! (ikincisi de Yonca Tokbaş bu arada) (aa çok istediniz: üçüncüsü de Ayşe Aral olabilir, adaylarda)

  • Halil Sezai fırtına gibi esiyor, albümü en çok satanlar listesinde haftalardır ilk 3'te, çıkış şarkısının klibi sadece Youtube'da 10 milyona yakın bir rakama ulaşmış durumda, her yerde o var, herkes onu konuşuyor, tüm radyolar çalıyor falan ama itiraf ediyorum: Ben o kadar da bayılmıyorum! Şarkısını ipod'uma yüklemedim bile, çünkü içimi daraltıyor, özellikle de şarkısının o "ayy ayy" dediği kısımlar. Diğer şarkılarını da sevemedim, olmadı. Bu büyük hype'ı da tam anlayamadım o yüzden.
bu poz bile bayık sanki?

12 Şubat 2012 Pazar

Kağıttan her şey için Kağıthane!

Kağıthane öteki adıyla House of Paper, kırtasiye meraklıları ve ıvır zıvır gereksiz ilginç eşya severleri cezbedecek bir dükkan! Sitelerinde yaptığım bir tur beni kendinden geçirmeye yetti. O kadar güzel ve ilginç ürünler var ki! Özellikle Türk kültürüne ait motiflerin kullanıldığı ürünlere bayıldım. (Bana şu Rafineri'nin MediaCat için yaptığı tasarımları hatırlattı ilk başta)

Kağıttan yola çıkan ve tasarlanmış bir sürü kağıt ürünleri var. Bardak altlıkları, amerikan servisler, takvimler, defterler, t-shirtler, çantalar, takılar, ev-ofis aksesuarları vs vs. Ben de bana gelen ve çok sevdiğim şu hediye takvimle keşfettim burayı, en kısa zamanda kendim de bi teftişte bulunacağım. :)



Şimdilik 5 mağazaları varmış. Karaköy'de Fransız İş Geçidi'ndeki ana mağazaları (Bej Cafe'nin yanında) yanı sıra, Galata (Galip Dede Sok.), Nişantaşı (Ihlamur Yolu), Göktürk ve Tünel'de diğer şubeleri de. Bir göz atıp içeride çıldırmalık kategorisine sokuyorum ben burayı ;)

Buyrun benim sitelerindeki en beğendiğim ürünlerden çeşit çeşit:

öğretmenlerimizin "bakkal defteri gibi bu" derken ne kast ettikleri hehe

11 Şubat 2012 Cumartesi

Zamane Kahvesi'ne bi uğrayın

Bugün arkadaşlarımla bir değişiklik yapıp Bağdat Caddesi'ndeki Zamane Kahvesi'ne gittik ve bayaa memnun kaldık! Aslında daha önce Zamane Kahvesi'ne Nişantaşı'nda 2 kez gitmiştim ama nedense bu sefer bi farklı geldi, daha dikkatimi çekti.

zamane kahvesi, zamane kahvesi kahvaltı, zamane kahvesi bağdat caddesi, zamane kahvesi suadiye, zamane kahvesi nişantaşı, zamane kahvesi gün tabağı, zamane kahvesi menü, zamane kahvesi fiyatlar
Öncelikle menüyü değiştirmişler, çok dinamik ve sevimli bir menü olmuş. İnsan yemeklerin ve tatlıların fotoğraflarını gördükçe karnı acıkıyor. Hatta yemek seçeneklerine "Gün Tabağı" diye bir karışık tabak da eklemişler içinde yaprak sarmadan, mercimek köftesine, kısıra kadar birçok "gün yemeği" mevcut, süper duruyor :) Biz kahve & tatlı için gittik ama yemek için tekrar gitmek şart oldu!

İçecek menüsü de çok zengin, bir sürü içecek karışımları, çay karışımları yapmışlar ve her birine canı çekiyor insanın. Hatta Osmanlı şerbetleri bile var menüde! Tatlı menüsü de yine oldukça zengin ve insan hangisini yiyeceğini şaşırıyor. Tek beğenmediğim nokta şubelerinin lacivert duvarları, insanın içini kapatıyor biraz. Keşke şöyle daha açık bir renk olsaymış, mekan ve konseptle de daha uyumlu olurmuş bence.

Fiyatlara gelecek olursak, salata ve ana yemek tarzı şeylerin fiyatları +/- 20 TL civarında ve Nişantaşı-Cadde fiyatlarına oranla makul olduğunu düşünüyorum, içecek fiyatları da oldukça değişken, merak edenler şuradan menüyü inceleyebilir.

Eğer farklı bir yer denemek, biraz bi şeyler atıştırmak istiyorsanız uğrayın bence Zamane Kahvesine, afiyet olsun ;)

10 Şubat 2012 Cuma

Göksel'in albümünü almanız lazım!

Hala her yeni albümünü aldığım şarkıcılar var ve Göksel de bu isimlerden biri ve yine Göksel'in albümünü almaktan pişman olmadım. Yeni albümü "Bende Bi' Aşk" var çok başarılı. Özellikle çıkış şarkısı "Acıyor" son günlerde ağzıma takılan şarkılardan.

Şarkıları yine kendi imzasını taşıyor ve çok daha derin sözler çıkıyor karşımıza, beğenmedim diyebileceğim bir şarkısı yok. Göksel'in şarkılarına insan zamanla alışıyor, şarkılar zamanla oturuyor -ki bu bir müzisyen için çok iyi bir şey-. Bir önceki kendi albümü "Ay'da Yürüdüm"ün de tüm şarkıları zamanla sarmıştı beni ve hala şarkılarını ezbere bildiğim ve dinlediğim bir albüm diyebilirim.


Aklıma Takılanlar


Geçen hafta twitter'da şu yurtdışındaki meşhur Türk modacı, hatta Trussardi'nin yeni tasarımcısı Ümit Benan'ı takip etmeye başladım. Kendisi takip etmeye başladığım bir haftalık süre içinde NY, Milano, Paris ve Tokyo'da bulundu! Ben takip ederken yoruldum, insan ambale olur valla.


Bu aralar twitterda Demet Akalın'ı takipleyenler veya gazetelerin magazin sayfalarına bakanlar farkındadır: Demet Akalın ve Seren Serengil yeni kankalar. Neredeyse her gün buluşuyorlar, kahvaltıya gidiyorlar, gece dışarı çıkıyorlar vs. Tam anlamıyla "yedikleri içtikleri ayrı gitmiyor". Maşallah ne güzel ama malum Demet Akalın böyle çok sıkı fıkı oluverdiği arkadaşlarıyla sonra bir anda kavga ediyor ve ilişkisini kesiveriyor (bkz. Elif Güvendik, Ebru Yaşar vs.) Yani Demet Akalın- Seren Serengil küslüğü haberi yakındır duyulmasına.

8 Şubat 2012 Çarşamba

Lokuma Changa şıklığı

Changa'nın lokum ruloları özel paketlere girmiş artık! Paketlere, tasarıma ve tüm şıklığa bayıldım. Cidden bir işin -ne olursa olsun- paketi eğer kaliteli ve hak ettiğince süslüyse, o şey level atlıyor. Changa'nın kendine özgü baklava yufkasına sarılı bu lokumları da paketlerle iyice level atlamış, çok şık durmuş.


Lokumlar iki ayrı set halinde; narenciye seti (portakal, mandalina, limon) ve baharat seti (karanfil, tarçın, zencefil) olarak bulunuyormuş. Tam yabancı misafirlere hediye olarak almalık, kesin bayılırlar! Hatta arkadaşlara bile götürülebilir, zira bana bu paketlerden bir tane gelse aşırı sevinirdim :)


7 Şubat 2012 Salı

Çıldırmasyon: Lego & Moleskine bir araya gelirse


Zate Moleskine defterler -fiyatı bir kenara atarsak- stil ve rahatlık açısından en güzel defterler, bir de böyle farklı tasarımlar çıkarmıyorlar mı, resmen hayran kalıyorum! :)

Hatırlıyor musunuz bilmiyorum, daha önce Star Wars, Pac-Man, Peanuts (yani Snoopy :)) vs. ile farklı koleksiyonlar çıkarmışlardı, şimdi sıra Lego'da!

Ve benim en sevindiğim ve beğendiğim bunlar oldu, tasarımlar süper! Çocukken bir lego delisi olarak büyüdüğümden, bu defterleri gördüğüm gibi aşırı sevindim. 1 Mart'ta çıkacaklarmış ve kararlıyım kesin bu defterlerden alacağım :)


6 Şubat 2012 Pazartesi

Fazla söze gerek yok: Madonna

Madonna hayranı falan değilimdir, yani severim bazı şarkılarını, kendisine karşı da negatif bir şeyim yok ama ek pozitif bir hissim de yok. Amaaa ister en sıkı hayranı olsun ister en gıcık kapanı olsun herhalde dünkü Super Bowl performansını izleyip de beğenmeyen bir kimse yoktur diye düşünüyorum.

Siz de izleyin kesin, insanın ağzı açık kalıyor bu şov için gösterilen çaba ve emeği gördükçe. Bizde de keşke bunun en azından 10da 1i büyüklüğünde şovlar kotarabilse yıldızlarımız.


(Bu arada Madonna'nın yeni şarkısı "Give Me All Your Luvin'"i beğenemedim ya, çok genel ve mıymıy geldi şarkı.)

4 Şubat 2012 Cumartesi

Aşk kurabiyesinden mesajın çıksın ister misin?


Bugün Kitchenette'in sayfasında gördüğüm bu mini-yarışma çok hoşuma gitti, sizinle de paylaşmalıyım diye düşündüm. :)

14 Şubat Sevgililer Günü'ne özel olarak Kitchenette, kendi aşk mesajını Kitchenette'in facebook duvarında paylaşanların arasında, herhalde beğenilenlerden seçilen, mesajlar 12-14 Şubat arasında "Week in Love"a özel olarak bulunacak Kitchenette Aşk Kurabiyeleri'nin içinde yer alacakmış.

Hani şu şans kurabiyeleri vardır ya meşhur, hatta "Mickey Blue Eyes" diye bir film vardı, orada Hugh Grant'in karakteri sevgilisine evlenme teklifini şans kurabiyesinden çıkan mesajla yapmaya çalışır falan :) Neyse, siz de şansınızı deneyin isterseniz, kim bilir 12-14 Şubat arası sizin mesajınız da kurabiyelerin içinden çıkacak olan mesajlardan olur belki. ;)