20 Ekim 2012 Cumartesi

Gece hayatındaki yeni trend yerler

Kasette

Kasette bu aralar çok trending! İstiklal'de Odakule'den Asmalı'ya doğru yürürken sağdaki ara sokaklardan birinde (Korsan Çıkmazı) , önündeki kalabalık ile fark edebilirsiniz hemen. Müzik tarzı deep/progressive house; Berlin'e giden arkadaşlarımın söylediklerine göre müzik tarzı hatta mekan genel olarak çok "Berlin tarzı" imiş. Artı yön olarak artık turist mi yoksa İstanbul'da yaşayanı mı bilmem ama çok yabancı da geliyor. Rahat, kafanıza göre takılmak istiyorsanız doğru adres, bu aralar baya bi popüler. Hem de sokağa yayıldığından dolayı her daim burada sokak partisi havası var! :)

Ablam

Özgür Aras'ın Eelence'nin yerine yine kendi açtığı Ablam. Aslında Eelence'ye göre isim değişikliği ve de birazcık dekorasyon değişikliği dışında (mesela içerisi aynalarla kaplanmış falan) pek bir fark yok. Özgür Aras'ın bu değişiklik kararı çok mantıklı olmuş, çünkü insanlar Eelence'den sıkılmıştı ve eski popülaritesi artık kaybolmuştu. Fakat isim değişikliği ile mekan yeniden canlanmış oldu. Ablam da isim olarak biraz tricky, "Ablam'a gidelim" dediğinizde ilk kez duyan insanlarda bi ebleme anı yaşanabiliyor, bu nedenle de oldukça akılda kalıcı.

Küresel çıldırmasyon: Gangnam Style

gangnam style, gangnam, gangam, gangnam style psy, gangam style, koreli psy

"...Oppan Gangnam Style op op op op Gangnam Style..." diye devam edip giden Koreli PSY'ın Gangnam Style şarkısını bilmeyen yoktur artık herhalde değil mi? Ben de, bu şarkı ne popüler falan diye barizin altını çizerek içinizi sıkmayacağım.

Fakat bu şarkı nasıl bir çıldırmasyon halini aldı şoklar içindeyim! Tamam sözleri anlamasak da eğlenceli şarkı, klip de absürd falan olunca bir anda popülerleşti ama nasıl böyle küresel bir fenomen oldu anlayamadım.

Aslında düşününce çok hoş bir durum, bi düşünsenize şu anda siz bu kelimeleri okurken mesela Kanada'da birisi bi kulüpte bu şarkıyla coşuyor veya mesela Hindistan'da biri bu şarkıyı dinleyerek işe gidiyor veya mesela İtalya'da bi çocuk evde bu şarkının klibini izliyor falan filan. Dünyadaki milyarlarca insanı bir noktada buluşturmak açısından çok ilginç bir durum.

19 Ekim 2012 Cuma

Sonbahar keyifleri geldi, İstanbul'da neler yapmalı?

Havalar daha tam belli etmese de sonbahar geldi/geliyor, herkes şehre döndü, buzlu kahvelerden sıcak kahvelere geçiş başladı, İstanbul'da etkinlik takvimi tam gaz; Filmekimi, İstanbul Moda Haftası, Sensation, Tasarım Bienali, konserler, sergiler falan filan. Artık keyifleri yaşama moduna girdi yani İstanbul, buyrun benden birkaç sonbahar tavsiyesi:


Sinemalar! Filmekimi yeni bitti ama vizyona da güzel filmler gelmeye başladı. Mesela Woody Allen'ın yeni filmi "Roma'dan Sevgilerle"  (To Rome With Love) veya Meryl Streep'li "Hope Springs" gibi mırıl mırıl, sevimli, iç ısıtan filmler izleyebilirsiniz mesela.


Veya tiyatro da güzel fikir, hem de Dot'un yeni sezonu başlamışken! Dot'un yeni oyunu Sarı Ay başladı, bu sefer diğer Dot oyunlarına göre daha az vurucu ve daha komedi öğelerinin baskın olduğu söyleniyor bakalım nasıl. Baya merak ediyorum gideceğim bakalım inşallah ama Ekim oyunlarına biletler bitmiş bile! Fakat Kasım takvimi açıklanmış, bence kaçırmayın.

Ayrıca Dot Sezon Kartı da alabilirsiniz. Bu kart ile 2012-2013 sezonundaki 3 oyun için 120 TL'ye bilet alabiliyorsunuz, ayrıca Dot'un kafesi Pop-Up'ta da sezon boyunca %15 indirim sağlıyormuş. (Kart satışı 15 Kasım'a kadarmış)


Sonbahar'da konsere gidin! İstanbul bu yıl konsere tam anlamıyla doydu denebilir. Yaz başından beri neredeyse her hafta dünyaca ünlü isimler konser veriyor ama artık bu sıradan bir hal aldı denebilir. Kasım'da da Jennifer Lopez, Enrique Iglesias gibi isimler var. Hatta belki fark etmişsinizdir JLo için çılgın bir talep var, öyle ki 2.ek konser bile tükendi! Şimdi 14 Kasım'a üçüncü konser tarihini koydular.

18 Ekim 2012 Perşembe

Biralamaca: Peroni Türkiye'de ve Bira dergisi


Türkiye pazarına yeni bir bira markası daha girdi: Peroni! Zaten dikkatinizi çekmiştir belki çünkü bu aralar ilanları falan çok ortalıkta, aynı zamanda premium satış noktalarında da Peroni görselleri falan ön plana çıkarılmış durumda. İtalya'nın en meşhur ve 1 numaralı birasıymış. İtalya aslında birası ile meşhur bir ülke değil ama deneyenler çok beğeniyor, bense açıkçası henüz tatmadım ama ilk fırsatta deneyeceğim.

Geçen yıl yazmıştım Leffe, Guinness, Hoegarden gibi birçok bira markası geçtiğimiz yıl Türkiye pazarına girdi. Peroni de üstüne kaymak gibi oldu. Ne oldu da böyle bir artış oldu bilemiyorum ama artık birçok markayı Türkiye'de de bulabilmek, yeni yeni markaların olması güzel bir şey. Yakında yeni bira çeşitlerini de bekliyorum, ne kadar çeşit o kadar güzel :)

17 Ekim 2012 Çarşamba

Televizyonlarda talk-show fırtınası

Bu ara dikkatimi çeken başka bir şey de televizyonlarda talk show tarzı sohbet programlarının sayısının bayağı bi artması!

Sayacak olursak: Mesela CNN Turk'te Mesut Yar devam ediyor zaten, Skyturk'te İzzet Çapa kendi programına başladı, Esin Övet Haberturk'te Oben Budak ve Özge Ulusoy'la üçlü olarak devam ediyor aynı zamanda HTV'de de kendi programı var, tv8'de Pelin Çini-Sacit Aslan, Cengiz Semercioğlu, Önder Açıkbaş, cine5'te Cenk Eren ve Yeşim Salkım ayrı ayrı kendi programlarını sunuyor, Star'da Burcu Esmersoy-Tanem Sivar, Beyaz Tv'de Kenan Erçetingöz vs.

Kesin arada atladıklarım vardır. Aynı şekilde belki eskiden de bu kadar çok talk show türevi program vardı, bilemiyorum ama belki eskiden çoğu gözden kaçıyordu, sönük programlar oluyordu fakat bu sezon hepsi çok iyi olmuş bu nedenle insanın dikkatini çekiyor. Şu yukarıda sıraladığım programların büyük bir çoğunluğu kendini her türlü izletiyor. Ben zaten dizilerden ziyade bu tarz programları takip etmeyi sevdiğimden benim için oldukça sevindirici oldu. :)


Birkaç eleştirim de var tabii: 

15 Ekim 2012 Pazartesi

Ivana Sert her yerde!


Bu ara dikkatimi çekti hatta sizin de dikkatinizi çekmiştir kesin zira çekmemesi biraz imkansız: Ivana Sert her yerde! Kısaca son zamanlarda yaptıklarını bir sıralayayım:

- Bugün Ne Giysem'de jüriliğe devam ediyor zaten
- Onun dışında Show TV'nin En Büyük Show adlı yarışmada da sunucu
- "Bizimlesin" diye stil önerileri yaptığı bir kitap çıkardı. (ki sonradan aynı yayınevinden olan bir kitaptan birebir alıntı çıktı ama o ayrı bir hikaye)
- L'Oreal Matrix markasının yüzü oldu. Markanın stil danışmanlığı projesi kapsamında 9 şehirde 12 kuaför gezecek.
- Daha önce Haziran'da da Morphose diye başka bir kozmetik firmasının yüzü oldu.
- Butigo adlı online alışveriş sitesinin de bi ara yüzü oldu.
- Forum Fashion Week kapsamında Trabzon'da falan bulundu.
- Bugün Ne Giysem formatının tanıtımı için ekibi temsilen Cannes'a gitti geçen hafta.
- Bir yandan da butiğine devam ediyor, hatta Atiye Sokak'taki butiğine yakın zamanda cafe de ekleyecekmiş.

13 Ekim 2012 Cumartesi

Nil Karaibrahimgil'den yıldız tozu

Bilin bakalım bugünlerde hangi çok ünlü erkek popstar zamanında Nil Karaibrahimgil'in klibinde figüranlık yapmış??

Dıdıdıdınnn yanıt: Murat Boz!

Görünce çok şaşırdım ama meğer Nil Karaibrahimgil'in 2004'teki "Bronzlaşmak" klibinde Murat Boz da Nil'e pedikür yapan, onun yanında gitar çalan çocuk olarak rol almış. 2004'ten 2012'ye geliyoruz ve şu anda Murat Boz en çok dinlenen, en çok konser talebi gören popstarlardan biri, vay be!

Gerçi belki biliyorsunuzdur o zamanlar Murat Boz'un Nil'e vokalistlik yaptığı zamanlara denk geliyor. Zaten Nil de sonradan Murat Boz'a çıkış yaptığı şarkı "Aşkı Bulamam Ben"i yazıp hediye etmişti.

Nil'e pedikür bile yapan toy Murat Boz

12 Ekim 2012 Cuma

Aklıma Takılanlar


Tarkan'ın meşhur "Kuzu Kuzu" klibi
  • Dün  D&R'ın websitesinde dolanırken gözüm en çok satan single'lar listesine takıldı. Bir de baktım Tarkan'dan 20 numarada "Hüp", 15 numarada "Start The Fire", 11 numarada "Kuzu Kuzu" var. Kuzu Kuzu falan yıl 2001'den kalma, yani 11 yıl sonra bile en çok satan single'lar listesinde HALA Tarkan'ın eski single'larının yer alması hem şok edici hem de tam bir başarı örneği! (ki bu aralar artık ne kadar çok single çıkıyor bir de onu düşünün). Tarkan'ın megastar olması boşuna değil, Türkiye'nin en büyük birkaç yıldızından biri; bunu net bir şekilde idrak ettim bir kez daha.
  • Bu aralar dikkatimi çekti, hangi talk show başlıyorsa ilk konuklardan biri illa Bülent Ersoy oluyor; bakınız İzzet Çapa'nın talk show'unun ikinci konuğuydu, Seda Sayan'ın yeni programının ilk konuğu oldu, yazın Ayşe ile Alişan'ın da ilk konuğu idi vs. Getirilmesi zor bir konuktur diye tahmin ederdim Bülent Ersoy'u ama artık programlar "açılış Bülent Ersoy'la yapmadan olmaz" gibi bir motto mu benimsediler anlamadım.

8 Ekim 2012 Pazartesi

İstanbul'un büyüleyici Kanyon'u

Duymuşsunuzdur belki; geçen hafta Time dergisi seyahat kısmında İstanbul'un büyüleyici mimari eserleri ile ilgili bir yazı yayınladı. Klasik Topkapı Sarayı, Ayasofya falan gibi ilerleyen listede sonda bir sürpriz var ama: Kanyon!

Evet, Time dergisi İstanbul'un büyüleyici 5 mimari eserinde Kanyon Alışveriş Merkezi'ni de listeye sokmuş. Şaşırttı değil mi? Beni değil.

Tabii, ilk 5'i sıralasam Kanyon'u da o listeye sokar mıydım bilmem ama şöyle bir düşününce İstanbul'da özgün bir mimari yapı olarak Kanyon gerçekten de listeye yazılası bir yer; hele İstanbul gibi çağdaş mimari örneklerinin çoğunun felaket olduğu bir şehirde!

Şehirdeki -alışveriş merkezi sevmememe rağmen- en sevdiğim yerlerden biri kesinlikle Kanyon. Hatta garip gelebilir ama İstanbul'dan uzakta kaldığımda nasıl Boğaz'ı, Cadde taraflarını, Nişantaşı'nı vs özlüyorsam, Kanyon da özlediğim yerler listesinde oluyor.

Özgün mimarisi, her zaman içinden akıp giden ferah havasıyla, sakin dingin ama bir yandan über şehirli yanıyla, güzel kafeleriyle bence İstanbul'un hazine noktalarından. Time ekibi abartmamış yani düşününce (hem benim de Kanyon sevgime kanıt çıktı ;)

[Bu arada liste sırasıyla: Ayasofya, Topkapı, Galata Kulesi, Kanyon, Yerebatan Sarnıcı]

Yazın ardından

Koca bir yaz geçti bitti, kısa kısa yazdıklarıma-yazamadıklarıma değineyim, yazı flashbackleyip kapatalım :)

Bu yaz yine son yılların trendi Bodrum-Çeşme çekişmesi yaşandı, Çeşme artık iyice arayı açtı "yeni Bodrum" olma yoluna girdi. Bodrum ise bu yaz daha tenhaydı, hareketlilik ise Türkbükü yerine Yalıkavak'taydı.

Tektekçi Çeşme, bu yılın Çeşme "check-in"lerinin olmazsa olmazıydı.

İstanbul'da bu yaz Tektekçi iyice patladı; kendi yerinin karşısını da alıp Tektekçi yaptılar, hatta artık kalabalık o alana sığmaz taşar oldu, herkesler öğrendi, hatta Bebek'te ikinci yer bile açılacakmış.

Bu yaz üniversite gençliği arasında KafePi'nin Curcuna'sı patladı hatta patlamanın da ötesinde bir hal aldı; herkes oraya gitti, herkes kaç yıldır görmediği ilkokul arkadaşlarına kadar herkesi orada gördü. O kadar ki insanlar daha Haziran sonu açılmış mekandan bayma noktasına bile geldiler.


Onun dışında 11:11'in yerine açılan Rehab (eski yazımdakinin aksine) baya bi tuttu, Asmalı masa yasağı sonrası eski tadını yeni yeni yakalamaya başladı, Kaf:f'ın yerine gelen Limoncello yazın "fos"u çıktı, kimseler gitmedi.